Yazılarım, Zihinsel Atıştırmalıklar

Cevap Anahtarı

Günümüz dijital dünyasında inanılmaz geniş bir kitleye ve bilgiye artık çok rahat ulaşıyoruz. Çevremizdekilerle sosyalleşmek, iletişim kurmak çok daha kolay. Dünya genelinde olup bitenleri daha yakından takip ediyoruz, makul bütçelerle yeni ülkeler görme imkanına sahibiz. Çok fazla hissetmesek de, yaşam standardımız, refah seviyemiz yükseliyor ve en önemlisi her alanda artık çok daha fazla seçeneğe sahibiz.

Diğer yandan, içine girdiğimiz bu yaşam döngüsü, bizi maddi hedeflere, daha fazlasını istemeye, daha pahalısına sahip olmaya, daha fazla tüketmeye dayalı bir girdabın içine doğru sürüklüyor. Sonuç olarak, inanılmaz bir yoğunluk, koşuşturma, telaşe, stres, mücadele içinde savrulup duruyoruz.

Bunun doğal bir yansıması olarak, daha başarılı olmamıza, daha fazla kazanmamıza, yaşam kalitemizin yükselmesine rağmen bir türlü aradığımız iç huzuru, mutluluğu, tutkuyu, yaşam sevincini ve doyumu bulamıyoruz. Yani, yaman bir çelişki içerisindeyiz, kafamızın içi cevaplanmamış sorularla dolu.

Özellikle sosyal medya üzerinden etrafımızda olup biteni takip etmekle o kadar çok meşgulüz ki. Başkalarının ne yaptığı, ne düşündüğü, ne söylediği, ne aldığı,ne giydiği, nereye gittiği sanki yaşamımızın ana ekseni haline geliyor.

Sonuç olarak, yorgun, bitkin, dağılmış bir tempoda, daha çok çevresine odaklı, etrafını takip etmeye dayalı bir yaşam temposu içine giriyoruz. Çevremize, ilişkilerimize, sosyal hayata bağlı olmak ile bağımlı olmak arasındaki ince çizgi aşılmış durumda.

Aynı zamanda, bu koşuşturmaca içerisinde, yaşantımıza şekil veren bir çok tercih yapıyoruz. Tüm bu tercihler, yaşamımıza yön veriyor ve aslında içinde olduğumuz yaşam senaryosunu oluşturuyor. Tercihlerimize ve kararlarımıza etki eden faktörlerin başında ise, etrafımızdakiler, çevremizde olup bitenler geliyor.

Farkında olsak da olmasak da, genelde kendimizi etrafımızdakilerle kıyaslayıp, hedeflerimizi, beklentilerimizi ve tercihlerimizi o doğrultuda ortaya koyuyoruz. O şu evde oturuyor, şu arabaya biniyor, şu marka kıyafetler giyiyor, çocukları şu okula gidiyor, şu sektör daha popüler, herkes şuralarda yemek yiyor, herkes tatilde buralara gidiyor.

Etrafımızda olup bitenler, çevremizdekiler kendi yaşam tercihlerimize yön vermeye başladığında, aslında başkalarının tercihlerine dayalı bir hayat koşuşturmacası içine giriyoruz. Yani başkalarına ait bir yaşam senaryosunun içinde oynayan bir aktör veya aktris haline geliyoruz. Rol ve gerçek biz arasında sıkışıp kalıyoruz. Bu sıkışmanın, arada kalmışlığın verdiği sinyaller de mutsuzluk, huzursuzluk, tatminsizlik, tutku eksikliği, enerjisizlik olarak kendini gösteriyor.

Daha mutlu, huzurlu, tutkulu, enerjik olma ve yaşamdan keyif alma yönünde bir arayışa girdiğimizde, bu tercihlerimizi, yani yaşam senaryomuzu sorgulamaya başlıyoruz.

Nerelerde yanlış yapıyorum? Doğrular nerede saklı? Aradığım cevaplara nasıl ulaşacağım?

Keşke elimizin altında, aradığımız tüm doğru yanıtları içeren bir cevap anahtarı olsa. Böylece, yaptığımız tercihleri, yani yaşamımıza ilişkin verdiğimiz yanıtları bu cevap anahtarı ile karşılaştırsak ve nerelerde yanlış yapıyoruz, doğrusu ne, hemen görebilsek. Sonra da bu doğru yanıtları uygulayarak, mutlu, huzurlu, tutkulu bir yaşam sürsek.

Var mıdır böyle bir sihirli cevap anahtarı? Varsa, onu nerede bulabiliriz?

Aradığımız cevap anahtarı çok uzaklarda değil aslında. Tam tersine çok yakınınızda.

Cevap anahtarı kendi içinizde saklı.

Kendinizi daha iyi tanıdığınızda, kişisel farkındalığa ulaştığınızda, kendi tercihlerinizin neler olduğunu da keşfetmeye başlıyorsunuz.

Yaşam tercihlerinizi, kararlarınızı kendi içinizdeki, size ait cevap anahtarına göre oluşturmaya başladığınızda, aslında kendi yaşam senaryonuzu yazmaya ve yaşamaya başlıyorsunuz. Rol yapmanız gerekmiyor, rol ve gerçek kişiliğiniz arasında sıkışıp kalmıyorsunuz.

Bunun için yapmamız gereken, etrafımıza olduğu kadar kendimize odaklanmak, çevremizi takip ettiğimiz kadar kendimizi anlamaya çalışmak ve dış dünyayı tanımaya çalıştığımız kadar kendi içsel yolculuğumuza çıkmak.

……………

Koçluk sürecinin en temel faydalarından birisi, kendi farkındalığına ulaşma yönünde işte bu içsel yolculuğu başlatmak. Aslında çok klasik, hepimizin çok iyi bildiği, ama yaşam koşuşturması içerisinde, bilinçli ya da değil, bir şekilde ihmal ettiğimiz, ertelediğimiz, kaçtığımız soruları kendimize sormaya başlamak.

Ben ne istiyorum? Yaşam amacım ne? Yaşamıma ne anlam katıyor? Tutku duyduğum alanlar neler? Ne yapmak bana keyif, enerji veriyor? Benim doğrularım neler?

Bu arayış süreci, uzun, yorucu, ama bir o kadar da keyifli, keşiflerle dolu bir yolculuğu beraberinde getiriyor. Koçluk desteği, bu yolculuktaki en önemli yardımcınız, kılavuzunuz olmaya aday.

Unutmayalım, tüm yolculuklar bir adımla başlar.

Copyright © 2015 · Okan Utkueri

www.okanutkueri.com sayfalarında yayınlanan tüm içerik hakları Okan Utkueri’ye aittir.

Beğendiyseniz Lütfen Paylaşın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir